19 Ekim 2012 Cuma

deklanşör



Fotoğraflarımda yüzümde hep bir gerginlik, hep bi kendini sıkma halleri olduğunu fark ettim. daha doğrusu fotoğraf çekileceğim esnada bir anda yüzümdeki tüm kasların hareketlendiğini fark ettiğimde dönüp daha önceleri çekilmiş fotoğraf karelerini inceledim tek tek. ve evet eğer bir poz alma durumu varsa alabildiğine gerilmiş ve dolayısıyla ben olmayan şekilde çıktığımı gördüm. sonra aklıma okul hayatım boyunca sözlülerde hep başarısız olduğum geldi. öğretmen tahtaya kaldırdığı anda müthiş gerilir, soğuk ecel terleri dökerdim. ve hatta bir veli toplantısında matematik öğretmenimin bunu fark edip annemle paylaşmış olması müthiş canımı sıkmıştı. 
Konuları su gibi biliyor olmama rağmen sözlüye kaldırıldığımda ayakta, herkesin huzurunda dut yemiş bülbüle dönmemle, güzelliğiyle herkesi büyüleyen bir kadın olduğumu biliyor (kendimi seviyorum evet) olmama rağmen fotoğraflarda gergin, dolayısıyla çirkin çıktığımın arasında nasıl bir bağlantı kurduğumu sormayın. söyleyemem.:) 
Şimdi kendimi rahat bırakmanın yollarını arıyorum. boş zamanlarımda sık sık kendi fotoğraflarımı çekip bakıyorum. sonra gidip aynaya bakıyorum. olmuyor. fotoğrafta ki kadınla aynada ki kadın aynı değil. sonra ışık çok etkili olabilir diye düşünüp aynanın karşısında fotoğrafımı çekiyorum. yok öyle de olmuyor. tabi fotoğraf çekme hakkındaki bilgim çekme makinesinin deklanşöründen öte değil. 



Velhasıl kelam bu da böyle bir anım olsun istedim. 

12 Ekim 2012 Cuma

kumların üstüne uzanmışız
gecenin son vakti gün ağarmış
ülkeyle sarılmış uyumuşuz 
üstümüzde martılar uçuyor müthiş haykırışlarla..

7 Ekim 2012 Pazar

Sevgilim sabahın erkenini seviyor, 
ben geceyi ve esmerliğini onun, 
o dorukları seviyor, korkuyor bundan 
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı, 
ona bir yeşil gülümsüyor, 
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl, 
diyorum, seni de öyle. 
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde 
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor, 
ben göğe bakıyorum geceden, 
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim 
diyorum, yanında, 
o sabahları eğilip öpüyor denizi. 
Çıplağın çıplağım da, rüzgarın dağım da olsun, 
esmerliğin gecemde, öyle kal.