1 Mart 2013 Cuma

seviyorum baharı ve kendimi

aylardır yazmadığımın farkındayım. aslında yazıyorum fakat buraya koymak istemiyorum. nedeni konusunda henüz karar veremedim. çünkü kendimle bu konuda çelişiyorum.
insanız başımıza bir sürü hal geliyor. bu hallerde oturup düşünüyoruz. bazen uzun ve derin düşünceler oluyor bunlar bazense hımff hummff deyip geçiveriyoruz hemen. işte ben -bunun yaşla bir ilgisi var mı bilmiyorum- uzun ve derin düşünmeleri bu dönem biraz abarttım sanırım. bir mevzunun beni meşgul etme zamanı onu çözüme ve sonuca ulaştırmamla eş zamanlı olabiliyor. artık neredeyse hiç bir konuyu sonra hallederim deyip bir kenara bırakamıyorum. sadece sıraya koyabiliyorum. tabi sadece beni ilgilendiren mevzularsa bunlar. 
bu aralar hayatımda iyi giden ve kötü giden şeyleri tartıp biçiyorum. sonra diyorum ki kendime bunu yapabiliyorsan demek ki genel anlamda iyi durumdasın. yokluyorum şöyle kendimi evet iyi hissediyorum. bir takım sıkıntılar yaşasam da, üzücü haberler duysam da, telafisi mümkün olmayan hatalar yapmış ve hatta yapıyor olsam da, bir şekilde iyi hissediyorum. bunun nedenini yaşa bağlıyorum. yo yo tecrübeye değil. tecrübenin sadece yaşla alakalı olduğunu düşünmüyorum artık. ve hatta yaşanmış deneyimlenmiş şeylerin tekrarlanmayacağının da yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum. 37 neredeyse 38 yaşında bir kadın olarak yanlış olduğunu bildiğim bir şeyi sadece verdiği keyif için tekrar yapabiliyorum. bu çok fütursuzca bir davranış, biliyorum. ama insan bazı durumlarda şeytanın varlığına inanabiliyor. sonuçları mı ? onlar ağır bedeller olabiliyor tabi bazen. ama bu hep böyle olacak diye bir şey yok. bedel ödemeyeceğim yanlış şeyler de yapabiliyorum ara ara onlar en keyifli olanları mesela. neyse bu konu başka bir başlığın altında uzun uzun yazılabilir. ama şimdi değil. 
iyi hissediyor olmam etrafıma saçtığım enerjiyi güzel etkiliyor ki, bu aralar güzel insanlarla güzel şeyler yaşıyorum. kendimle kaldığım zamanlarda can sıkıntısı yaşamıyorum. kendimle keyifli zamanlar geçirebiliyorum. bu ve bunun gibi güzel bir sürü şey alt alta/üst üste gelince de hayat daha çekilebilir bir hal alıyor tabi. depresif, kötü hissettiğim anları da nasıl bertaraf edeceğimi çok daha iyi biliyorum artık. bu zamanları yokmuş gibi saymıyorum. yani eğer kötü hissediyorsam kötü hissediyorumdur ve bunu kimseye iyiyim diyerek yutturduğumu düşünmüyorum. çünkü öyle zamanlarda ne kadar çaktırmadığını , hissettirmediğini düşünsen de çevrendekiler bunun öyle olmadığını biliyor zaten. dolayısıyla daha az enerjiyle daha stabil bir ortamda o kötü hali daha kolayca savıyorum başımdan. 
velhasıl koşulsuz mutluluk diye bir şey olmadığını artık biliyorum. şu yaşıma değin hasbelkader kullandığım bir takım keyif verici maddelerin (sigara, alkol, .. vb. ) bünyede yarattığı o hoş hissin her daim var olabilmesi için kendinle barışık, gülümseyen, olduğu ve olduğun gibi kabul gören bir hayatın olması kısmen yeterliymiş. 
kadın halini kabul görmekten daha sevinçli bir şey yokmuş meğer. 
kocaman kucak* herkeslere.


*kucaklaşmayı çok sever oldum bu aralar. vardır bir hikmeti.