16 Eylül 2014 Salı

gerçek insan...

hocamız bize 'içinizde yaşattığınız gerçek insan kim, iyi yanlarınızı anlatın bakalım' dedi, ben de anlattım; 

"aslında sevi", diye mi başlamak gerek yazıya, tabi ki hayır. ben bir zamandır zaten bu durumu yaşıyorum. yani kafama kocaman kocaman taşlar düştükten ve bir zaman garipseme, saçmalama, kendini azımsama gibi duygular içine girip o duygularla bir süre yaşamış olsam da; aslında nasıl bir "insan" olduğumu -olmam gerektiğini, beni neyin mutlu ettiğini, nasıl bir hayat yaşamak istediğimle ilgili çıkarımlarımı yapıp ona yönelik içsel hazırlıklarıma başlamıştım bile. 

sev'nin en sevdiğim yanı cesareti ve savaşçı olması. (tabi içsel sıkıntılar içerisinde kendini depresyon kollarına bıraktığı ve bezgin, tembel vakitleri de olmadı değil ) tabi iş sadece cesaretle bitmiyor bu cesareti ve savaşı çevrene zarar vermeden bilakis kendim için verdiğim mücadelenin sonucunda oluşan etkinin çevrendeki insanlara da doğru yansıması gerekiyor. dolayısıyla ikinci olarak da bunu sayabiliriz. çünkü bunu da en aza indirgenmiş haliyle başarabildiğimi düşünüyorum. 

yaşam içerisinde hem kendime, hem çevremde ki insanlara zarar verecek pek çok hata yaptım. bazılarını isteyerek, bazılarını ise tamamen bilinç dışı. ve hatta bazılarını ötesini düşünmeden. sadece zevk ve hırslarım için. o an yaptığım şeyin kimseye zararı olacağını düşünme zahmetinde bulunmadan. bunu günlerce haftalarca aylarca tefekkür ettim ve artık o zevk, arzu, ihtiras duygularımın büyük kısmını törpüledim. bu da sayabileceğim bir başka madde olabilir mesela. 

çocukluğumdan bu yana pek dünyevi hayallerim olmadı (kat, yat falan gibigibi) büyüyüp para kazanmaya başladığımda da maddesel şeylerin peşinden koşturmadım hiç -evet buraya kadar doğru bir yaklaşım- para her zaman anı iyi geçirmek ve fazlasını ihtiyacı olan dostlarımla paylaşmak için kullandığım bir araç oldu. böyle söyleyince bu iyi bir şeymiş gibi görünse de aslında değil. neden mi? çünkü benim yaptığım müsriflik ve bonkörlük  bana pek fayda sağlayan bir şey olmadı maalesef ki. ama bir zamandır bu durumun da farkında varıp artık daha tutumlu, israftan kaçınan bir insan haline dönüşmeye çabalıyorum. 

eveeett şimdi gelelim en sevdiğim ahahaha buna çok gülüyorum yahu, kendini sevmek tarafıma. evet ben kendimi seviyorum. kendimi o kadar seviyorum ki ve onunla o kadar barışığım ki tüm çıkıntılarımı fark edebiliyorum, tüm güzel yanlarımı daha çok önemseyip onları daha da güzel hale getirebiliyorum. ve kendimi sevmenin bana kattığı en önemli şeylerden biri de içinde bulunduğum dünyayı, insanları sevmemi ve önemsememi sağlamış olmasıdır. kendime karşı ne kadar nazik, özverili ve düzenli isem etrafımda olan her şeye karşı da aynı düzen ve nezaketi gösteriyorum. 
aslında hepimiz için aynı şey geçerli değil midir? 

çıktığım bu yolculukta doğru insanlarla doğru zamanlarda karşılaşıyor olmanın ve bunun farkındalığını yaşamanın keyfini ve bilincini sürdürebilmek, içimde ki cürufları teker teker temizleyebilmek bundan sonra ki amacım. 

sevgiyle...