20 Mayıs 2013 Pazartesi

alerji! (faktöriyeli)

sahil çocuğuyum. ben daha minnak iken taşındık o sahil kenarına. o zamanlarda şimdi olduğu gibi ne yolumuz vardı ne de arabalar bu kadar çoktu. apartmanın bütün annegilleri sabahtan, kocalarını aynı saatte aynı iş yerine uğurladıktan sonra yakalarına bağırlarına yapışan evlatlarını memnun etmek için sepetlerine, hazırlanmış ekmekiçlerini, soğuk sularını, elişilerini atar, bir poşete de kilim, havlu koyar denizin kenarına doğru yol alırlardı. o annelerin evlatları olan bizler annelerimizi ağaç diplerinde bırakır, ayaklarımız kumlarda yana yana, bağıra çağıra, koşa devrile kendimizi denizin sularına atardık. ıslanmış kum üzerinde akşama kadar oyunlar oynar ısınmak için kuru kumlara devrilir, biraz kurur, acıkmış karınlarımızı doyurmak için annelerimizin yanlarına gider, ekmekiçlerimizi isterdik. yerken ağzımızdan çıkan cayır çuyur seslere aldırış etmez bir an önce annelerimizin gözleri önünde yemeklerimizi bitirip tekrar kendimizi denize atmak isterdik.  
biz biraz serpilip memelerimiz belirinceye, kumlar bize rahatsızlık verinceye dek bu böyle her yaz devam etti. sonra plaj havluları peyda oldu. annelerimizden biraz uzakta ama onların gözlerinin görebileceği mesafe de havlularımızı serer, kikirderdik. aynı apartmanda, birlikte büyüdüğümüz, beraber kumdan oyuncaklar yaptığımız, beş yaş memelerimizi görmüş genç oğlanlara afra tafra yapar, sabahtan akşama kadar  denizin ve kumun tadını doyasıya çıkartırdık. akşamları evlerimize varıp da yıkanıp temizlendiğimiz de ne kadar yandığımızı mayo izlerinden anlardık. eğer çok yangımız olursa annelerimize yoğurt sürdürür, babalarımızdan "sanki deniz kaçıyor" azarı işitirdik. ertesi gün sabah aynı ahali yine o denizin kenarında aynı şeyleri sırasıyla yapmaya devam ederdik. 
.......

o zamanlarda bizim sırtımıza ne krem süren vardı. ne de bizler güneşten dereceli yanıklara sahip olurduk. o zamanlar tanrı güneşi bizim hizmetimize vermiş ve bizler de doyasıya tadını çıkarmıştık...
şimdiler de ise bin bir türlü doğasal, fiziksel, nedenden dolayı güneşe çıkmak için bir sürü seremoniden geçen ve hatta belirli vakitlerde hiç güneşe çıkamayan  bünyelerimiz var. yazın gelmesiyle hareketlenen derimiz, kaşıntı ve döküntü olarak bütün bir yaz boyunca elli ve üzeri faktör koruyucularla ancak gün yüzü görebilmekte. 
......

çağın vampirleri olarak tarihe geçecek olan güneşe alerjik insanların aslında denizi, güneşi, kumu ne kadar sevdiklerini kimse bilemeyecek. onlar burnu havada, deniz ve kumla fütursuzca haşır neşir olan insan-cık-ları  banal bulan, ahali denizde serinleyip su oyunları oynarken, gölge de kitap dergi okuyup entelektüel imajı veren çaresizler olacaklar. 

sevi/ 2013 yazına girer iken artık canına tak etme atarı..